Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
Ö Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları ö : Tiksinme veya bıkma anlatan ses öbek : Küme öbeklenme : Öbeklenmek durumu veya biçimi öbeklenmek : Öbek durumuna gelmek, öbek öbek olmak öbekleşme : Öbekleşmek durumu öbekleşmek : Bir grup oluşturmak, öbek durumunu almak öbür : Öteki, diğer öbür dünya : Ahiret öbür gün : Yarından sonraki gün öbürkü : Öbürü
öbürleri : Ötekiler, öbür kişiler veya şeyler, diğerleri öbürü : Öteki, öbür kişi veya şey, diğeri, öbürkü öcü : Küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş hayalî yaratık, umacı öç : Kötü bir davranış veya sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteği ve işi, intikam öçlenme : Öçlenmek durumu öçlenmek : Öç beslemek, öç ile dolu duruma gelmek, hınç beslemek, kin duymak öçlü : Kin ve intikam dolu, öç alma isteğinde olan öd : Safra (II) öd ağacı : Dulaptal otugillerden, tropik bölgelerde yetişen, dinî törenlerde yakılan ve yanarken güzel koku veren, odunu ve kabuğu hoş kokulu bir ağaç, öd (II) (Aquilaria agallocha) öd kanalı : Karaciğer ve öd kesesi kanallarının birleşmesinden oluşan, safrayı bağırsağa veren kanal, koledok
öd kesesi : Safra kesesi ödegeç : Belli bir miktara kadar yapılacak ödemelerde imza ve şifre gerektirmeden kartla ödeme yapma işlemi ödem : Dokularda, hücreler arası boşluklarda aşırı miktarda sıvı birikmesi. ödeme : Ödemek işi, tediye ödeme belgesi : Kredi kartı ile satın alınan mal veya hizmet karşılığında bankanın yetki verdiği iş yeri tarafından düzenlenen, satın alanca imzalanan, ödeme taahhüdünü gösteren belge, slip(II) ödeme emri : Ödemelerin yapılabilmesi için yetkili makamca verilen emir, tediye emri ödeme kartı : Banka kartı ödemek : Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek ödemeli : Değeri ödendikten sonra alıcıya verilecek olan ödemli : Ödemi olan
ödence : Tazminat ödence davası : Tazminat davası ödenek : Bir iş için ayrılan belli para, tahsisat ödenekli : Ödeneği olan ödenekli tiyatro : Kamu genel bütçesinden belirlenmiş kuralları yerine getirerek pay alan özel tiyatro ödeneksiz : Ödeneği olmayan ödeneksizlik : Ödeneksiz olma durumu ödeniş : Ödenme işi ödenme : Ödenmek işi ödenmek : Ödeme işine konu olmak
ödenti : Aidat ödeşme : Ödeşmek işi, fit(II) ödeşmek : Birbirine olan borçları ödeyip alacak verecek bırakmamak ödeştirme : Ödeştirmek işi ödeştirmek : Ödeşme işini yaptırmak ödetebilme : Ödetebilmek işi ödetebilmek : Ödetme ihtimali veya imkânı bulunmak ödetilme : Ödetilmek işi ödetilmek : Ödetme işi yapılmak ödetme : Ödetmek işi
ödetmek : Ödeme işini yaptırmak ödettirme : Ödettirmek işi ödettirmek : Ödetme işini yaptırmak ödev : Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe ödev bilimi : Bir mesleği uygularken uyulması gereken ahlaki değer ve etik kuralları inceleyen bilim dalı, deontoloji ödev bilimsel : Ödev bilimi ile ilgili, deontolojik ödevcil : Ödevine bağlı olan, ödevlerini yerine getirmeyi seven, vazifeşinas ödevlendirilme : Ödevlendirilmek işi ödevlendirilmek : Ödevlendirme işine konu olmak ödevlendirme : Ödevlendirmek işi
ödevlendirmek : Birine ödev vermek ödevli : Ödev yüklenmiş olan, vazifeli ödeyebilme : Ödeyebilmek işi ödeyebilmek : Ödeme ihtimali veya imkânı bulunmak ödeyiş : Ödeme işi ödeyiverme : Ödeyivermek işi ödeyivermek : Çabucak veya kısa sürede ödemek ödlek : Korkak, tabansız, yüreksiz ödlekçe : Ödleğe yaraşır, ödlek gibi ödleklik : Ödlek olma durumu
ödül : Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat ödüllendirebilme : Ödüllendirebilmek işi ödüllendirebilmek : Ödüllendirme ihtimali veya imkânı bulunmak ödüllendiriliş : Ödüllendirilme işi ödüllendirilme : Ödüllendirilmek işi ödüllendirilmek : Ödüllendirme işi yapılmak ödüllendiriş : Ödüllendirme işi ödüllendirme : Ödüllendirmek işi ödüllendirmek : Bir başarıyı veya bir iyiliği ödülle değerlendirmek, mükâfatlandırmak ödün : Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme, ödünleme, ivaz, taviz
ödüncü : Ödün veren, tavizci, tavizkâr ödüncülük : Ödüncü olma durumu, tavizcilik, tavizkârlık ödünç : İleride geri verilmek veya alınmak şartıyla alınan veya verilen (şey) ödünçleme : Ödünçlemek işi, ariyet ödünçlemek : Ödünç olarak almak ödünçlenme : Ödünçlenmek işi ödünçlenmek : Ödünç alıp vermek ödünçleşme : Ödünçleşmek işi ödünçleşmek : Karşılıklı ödünç alıp vermek ödünleme : Ödün
ödünlemek : Ödünle karşılamak, taviz vermek ödünlü : Ödün niteliğinde olan, ödün vererek yapılan, ivazlı ödünlülük : Ödünlü olma durumu, ivazlılık ödünsüz : Ödün niteliğinde olmayan, ödün vermeksizin yapılan, ivazsız, tavizsiz ödünsüzce : Ödünsüz bir biçimde, ivazsızca ödünsüzlük : Ödünsüz olma durumu, ivazsızlık ödyometre : Kimyasal tepkimelerde gazların hacim değişmelerini ölçmeye yarayan araç öf : Usanç, bezginlik, tiksinti vb. duygular anlatan bir söz öfke : Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap öfkelendirme : Öfkelendirmek işi