Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
O Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları o : Şaşma, beğenme vb. duyguları belirten bir seslenme sözü o açıdan : Ondan dolayı o ara : O sıra o aralık : O sırada o bakımdan : Bundan dolayı o bu : Bazı kimseler ve nesneler o dakika : O anda, hemen o hâlde : Demek oluyor ki, öyleyse o saat : Hemen, o anda, o saatte o saatte : O saat
o sırada : İçinde bulunulan zamanda o takdirde : O durumda, öyle olunca o yolda : Öyle, o gidiş ve düzenle o yönden : Ondan dolayı o yüzden : Ondan dolayı oba : Göçebelerin konak yeri obabaşı : Obanın başı olan kimse obelisk : Dikili taş oberj : Şehir merkezinin dışında sade, basit kurulmuş konaklama yeri obez : Çok şişman
obezite : Çok şişmanlık obezlik : Obez olma durumu obje : Nesne objektif : Nesnel, subjektif karşıtı objektiflik : Nesnellik objektivist : Nesnelci objektivite : Nesnellik objektivizm : Nesnelcilik obruk : Çok yemek yiyen, çok iştahlı obruklu : Obruğu olan
observatuvar : Gözlemevi obsesif : Takıntılı obsesiflik : Takıntılılık obsesyon : Takıntı obsidiyen : Cam kaya obskürantizm : Egemen güçlerin kendi hoş görmediği kavramlara, kişilere, topluluklara ilişkin toplumun bilgi erişimini sistematik olarak kısıtlama çabası obstrüksiyon : Engelleme obua : Orkestrada yer alan çift kamışlı, tahtadan yapılmış üflemeli çalgı obuacı : Obua çalan kimse obur : Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)
oburca : Doymak bilmez bir biçimde, oburcasına oburcasına : Oburca oburlaşma : Oburlaşmak işi oburlaşmak : Obur duruma gelmek oburluk : Obur olma durumu obüs : Yüksek ve alçaktan mermi atabilen kısa namlulu top ocak : Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer ocak kaşı : Ocağın içinde üstüne kazan, tencere oturtmaya yarayan yer ocak katı : Belirli bir düzeyde hazırlanmış galeri ağının tümü ocak taşı : Ocağın çevresine yerleştirilen ateşe dayanıklı taş
ocakbaşı : isim, Ateş yanan yerin çevresi ocakçı : Ateşçi ocakçılık : Ocakçı olma, ocakçının işi ocakeşeği : Ocakta odunları dayayarak çatmaya yarayan üç ayaklı demir araç ocaklı : Ocağı olan, içinde ocağı bulunan ocaklık : Bir aileye, babadan oğula geçmesi için verilen mülk ocaksız : Ocağı olmayan ocuma : Ocumak işi ocumak : Bir şeyden korkmak, ürkmek, çekinmek od : Ateş
od ocak : Mal, mülk, maddi zenginlik oda : Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz oda hapsi : Askerî ceza hukukunda kabul edilmiş bir ceza türü oda müziği : Az sayıda çalgı için ve özel toplantılarda çalınmak amacıyla bestelenmiş müzik oda spreyi : Havasız kalan veya havası ağırlaşan odalara güzel ve hoş koku veren bir sprey türü odabaşı : Hanlarda çalışan uşakların başı odacı : Resmî kuruluşlarda, iş yerlerinde temizlik ve getir götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe, müstahdem odacık : Küçük oda odacılık : Odacı olma durumu, hademelik, hizmetlilik, müstahdemlik odak : Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer, mihrak, fokus
odak noktası : Bir merceğe paralel olarak gelen ışınların, mercekten geçip kırıldıktan sonra merceğin öte yanında birleştiği nokta odaklama : Odaklamak işi, fokuslama odaklamak : İyi görüntü elde etmek, görüntüyü tam odak noktasına düşürmek için alıcı merceğini düzenlemek, fokuslamak odaklanabilme : Odaklanabilmek işi odaklanabilmek : Odaklanma imkânı olmak odaklandırma : Odaklandırmak işi odaklandırmak : Odaklanma işini yaptırmak odaklanış : Odaklanma işi odaklanma : Odaklanmak işi, fokuslanma odaklanmak : Odaklama işine konu olmak, fokuslanmak
odaklaşma : Odaklaşmak durumu odaklaşmak : Bir ışık demeti veya elektron akışı bir noktada toplanmak odaklaştırma : Odaklaştırmak işi odaklaştırmak : Bir ışık demetini veya elektron akışını bir noktaya toplamak odaklayabilme : Odaklayabilmek işi odaklayabilmek : Odaklama ihtimali veya imkânı bulunmak odaklayıcı : Alıcısının çalıştırılması sırasında odaklamayı gerçekleştiren alıcı yönetmeni yardımcısı odalı : Herhangi bir sayıda odası olan odalık : Bir erkeğin nikâhsız olarak aldığı kadın odeon : Eski Yunan'da müzisyenlerin konser verdiği basamaklı yer
oditoryum : Etkinlik merkezi odsuz : Ateşsiz odsuz ocaksız : Çok yoksul, aç ve barınaksız odun : Yakılmak için kesilmiş, parçalanmış ağaç odun bilimi : Odunun yapısını, fiziksel, mekanik ve kimyasal özelliklerini inceleyen bilim dalı, ksiloloji odun bilimsel : Odun bilimi ile ilgili, ksilolojik odun kömürü : Odunun kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür, mangal kömürü odun özü : Bitkiye destek olan, besi suyunu taşıyan, odunda bulunan katı maddelerden her biri odun sobası : Sadece odun yakılmasına elverişli bir soba türü oduncu : Odun kesen veya satan kimse