Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
J Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları jaguar : Kedigillerden, Orta ve Güney Amerika'da yaşayan, postu iri benekli bir tür memeli (Felis onca) jakar : Her çözgü ipliğinin başlı başına hareket ettiği mekanik dokuma tezgâhı jakarlı : Jakarla yapılan jaketatay : Resmî ziyaret ve davetlerde erkeklerin giydikleri, arkası yırtmaçlı, etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlak kesilmiş ceket jaketataylı : Jaketatay giymiş olan jakoben : Fransa'da Aziz Dominicus tarikatına bağlı rahip ve rahibeler jakobenizm : Tepeden inmecilik jakuzi : Sağlık havuzu jakuzili : Jakuzisi olan jakuzisiz : Jakuzisi olmayan
jale : Çiy jaluzi : Şerit perde jaluzili : Jaluzisi olan jaluzisiz : Jaluzisi olmayan jambon : Tuzlanıp ise tutularak hazırlanmış domuz budu veya kolu jambonluk : Jambon yapmaya elverişli (domuz eti) jandarma : Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silahlı askerî kuvvet jandarma karakolu : Güvenliği sağlamakla görevli jandarmanın görev yaptığı bina jandarmalık : Jandarmanın görevi janjan : Yanardöner
janjanlı : Yanardöner olan janr : Tarz jant : Taşıtlarda, lastiklerin takıldığı tekerleğin çember biçimindeki bölümü, ispit Japon : Japonya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse Japon armudu : İki çenekliler sınıfından olup Japonya'da ve Çin'de yetişen bir tür bitki Japon balığı : Sazangillerden, kaynağı Çin olan, serin sulardan hoşlanan, aslı gri yeşil renkte, ekmek dışında her şeyi yiyebilen, uzun ömürlü bir tür akvaryum ve havuz balığı (Cyprinus auratus) Japon bezi : Japonya'da üretilen bir bez Japon elması : Japonya'ya özgü bir tür bitki Japon eriği : Yerleşim yerlerine uzak bölgelerde yetişen, 30 metre boyunda, derimsi yelpaze biçiminde yapraklı, süs amacıyla yetiştirilen, yapraklarını döken bir tür ağaç (Ginkgo biloba) Japon gülü : Kamelya
Japon hurması : Trabzon hurması Japon kaktüsü : Sütleğen Japon sarmaşığı : Asmagillerden, ana yurdu Çin ve Japonya olan, sülüklerinin ucu duvarlara tutunmak için genellikle daire biçiminde genişlemiş olan sarılıcı bir süs bitkisi (Ampelopsis japonica) Japonca : Japon dili japone : Kolsuz, bol ve geniş (kadın giysisi) jargon : Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığı jarse : Esnek dokunmuş ipekli veya yünlü bir kumaş jartiyer : Çorapları dizin altında veya üstünde tutmaya yarayan lastikli bağ je : Türk alfabesinin on üçüncü harfinin adı, okunuşu jel : Tedavi amacıyla kullanılan jöle yapısında bir krem türü
jelatin : Genellikle hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan, hayvanların kemik, kıkırdak vb. dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde jelatinleme : Jelatinlemek işi jelatinlemek : Bir yeri veya şeyi jelatin ile kaplamak jelatinli : Jelatinden yapılmış veya jelatinle kaplanmış jelatinsiz : Jelatinle kaplanmamış jelleşme : Jelleşmek işi jelleşmek : Jel durumuna gelmek jeloz : Agaragar jenerasyon : Kuşak jeneratör : Üreteç
jenerik : Tanıtma adı jenosit : Soykırım jeodezi : Yer ölçümü jeodinamik : Volkan, deprem, aşınma vb. etkenlerle yer kabuğunda oluşan değişikliklerin incelenmesi jeofizik : Yer yuvarlağını ve atmosferi etkileyen doğal fiziksel olayların incelenmesi jeofizikçi : Jeofizik uzmanı jeokimya : Yer kabuğunu oluşturan kimyasal ögelerin tümü jeokimyacı : Jeokimya ile uğraşan kimse jeolog : Yer bilimci jeoloji : Yer bilimi
jeolojik : Yer bilimsel jeomorfolog : Yüzey bilimci jeomorfoloji : Yüzey bilimi jeomorfolojik : Yüzey bilimi ile ilgili jeopolitik : Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin bir devletin politikası üzerindeki etkisi jeosantrik : Yermerkezci jeosantrizm : Yermerkezcilik jeosenklinal : Yer kabuğunun uzun bir süre çöken, buna bağlı olarak kat kat kalın tortullarla dolmuş bulunan bölümü jeosismik : Bir patlama sonucu, derinlemesine yayılan dalgaların incelenmesi yoluyla yeryüzü katmanlarındaki madenleri araştırma yöntemi jeotermal : Yer altında bulunduğu veya yer altından geçtiği için sıcaklığı yüksek olan
jeotermal enerji : Yer altından çıkan sıcak su veya sıcak su buharından elde edilen enerji jeotermi : Yerkürede oluşan ısı olaylarının incelenmesi jeotermik : Jeotermi ile ilgili jeotropizma : Yere yönelim jersey : Sarı ve kahverengiden esmere kadar değişen renkte, et tutmayan, kemikleri belirgin bir kültür ırkı sığırı jest : Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket jet : Tepkili motorlarla çalışan, özel cihazların çıkardığı gazla basınç sağlanan, hızı çok olan uçak, tepkili uçak jet motoru : Gaz akışını yüksek basınçla ve çok büyük hızla püskürterek en yüksek düzeyde itme gücü yaratan motor, tepkili motor jet yakıtı : Jet motorlarının çalışma sistemine göre ayrıştırılmış renksiz benzin jet yorgunluğu : Uçuş sonrasında kıtalar arası zaman farkından oluşan biyolojik ritim bozukluğu
jeton : Gişelerde, telefon ve türlü oyunlarda para yerine kullanılan küçük, metal veya plastik nesne jetoncu : Jeton satan kimse jetonculuk : Jetoncunun yaptığı iş jig : Bir Orta Çağ çalgısı jigolo : Geçimi yaşlı ve zengin bir kadın tarafından sağlanan genç, erkek sevgili, tokmakçı jigololuk : Jigolo olma durumu, tokmakçılık jikle : Motorlu taşıtların yüksek devirde çalışması için fazla benzin akışını sağlayan alet jile : Kadınların genellikle bluz üzerine giydikleri kolsuz elbise jilet : İnce çelikten yapılmış, iki yanı keskin tıraş bıçağı jiletleme : Jiletlemek işi
jiletlemek : Vücudun çeşitli yerlerini jiletle kesmek jiletli : Jileti olan jiletsiz : Jileti olmayan jimnastik : Vücudu çevikleştirmek ve güçlendirmek için yapılan alıştırmaların tümü, idman, kültürfizik jimnastikçi : Jimnastik yapan sporcu jimnastikçilik : Jimnastikçinin yaptığı iş jinekolog : Kadın hastalıkları hekimi, nisaiyeci jinekoloji : Kadın hastalıkları jinekolojik : Kadın hastalıkları ile ilgili jips : Alçı taşı