Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
F Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları F : Flor elementinin simgesi fa : Müzikal ses dizilerinde mi ile sol arasındaki ses fa anahtarı : Bas seslerin porte üzerinde gösterilmesine ve adlandırılmasına olanak sağlayan işaret faal : Çok çalışan, çalışkan, canlı, hareketli, aktif faaliyet : Canlılık, hareket faallik : Faal olma durumu fabl : Kahramanları çoklukla hayvanlardan seçilen, sonunda ders verme amacı güden, genellikle manzum hikâye, öykünce fabrika : İşlenmemiş veya yarı işlenmiş maddelerin makine, araç vb. ile işlenerek tüketime hazır duruma getirildiği sanayi kuruluşu, üretimevi fabrikacı : Fabrika sahibi veya fabrika işleten kimse, fabrikatör fabrikacılık : Fabrikacının yaptığı iş, fabrikatörlük
fabrikasyon : Fabrikada yapılarak tüketime hazır duruma getirilen (madde) fabrikatör : Fabrikacı fabrikatörlük : Fabrikacılık facia : Çok üzüntü veren, acıklı olay, afet facialaşma : Facialaşmak durumu facialaşmak : Facia durumuna gelmek facialaştırma : Facialaştırmak işi facialaştırmak : Facia durumuna getirmek facialı : Facia içeren, facia gibi karşılanan faça : İskambil destesinin en altındaki kâğıt
façalı : Havalı, gösterişli façeta : Elmasın yontulmuş yüzlerinden her biri façetalı : Üzerinde façetaları bulunan façetasız : Üzerinde façetaları bulunmayan façuna : Halatın örselenecek yerine tel veya sicimle yapılan sargı façunalık : Façuna yapmakta kullanılan tel veya sicim fagosit : Yutar hücre fagositoz : Hücre yutarlığı fagot : Tahtadan parçaları uç uca takılı, uzun bir boru biçiminde, perdeli bir üflemeli çalgı fağfur : Çin imparatorlarına verilen unvan
fağfuri : Fağfurdan yapılmış fahiş : Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla fahişe : Hayat kadını fahişelik : Hayat kadınlığı fahişlik : Fahiş olma durumu fahrenhayt : Erimekte olan buzun sıcaklığını 32 °C, kaynar suyun buhar sıcaklığını 212 °C'de gösterebilecek biçimde derecelenmiş bulunan bir termometre türü fahri : Onursal fahri konsolos : Dışişleri mensubu olmamasına rağmen büyükelçisi bulunmayan ülkelerde o yabancı memleketin işlerini yapan ve çıkarlarını gözeten tanınmış kimse fahrilik : Fahri olma durumu fahriye : Divan edebiyatında şairlerin kendi özelliklerinden övünerek söz ettikleri manzume veya manzumenin bir bölümü
fahte : Klasik Türk müziğinde genellikle ilahi, beste ve özellikle peşrev formlarında kullanılan, yirmi zamanlı ve on iki vuruşlu bir büyük usul fahur : Çok övünen, çok böbürlenen faik : Üstün, yüksek faikiyet : Üstünlük faiklik : Faik olma durumu fail : Eden, yapan, işleyen faili meçhul : Kimin yaptığı belli olmayan veya bilinmeyen failimuhtar : Yaptıklarından sorumlu olacak durumda ve yaşta olan (kimse) faillik : Fail olma durumu faiz : İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
faiz fiyatı : Faize verilen para karşılığında alınan bir yıllık faiz faiz haddi : Elde tutulmak istenen para miktarı ile memleketteki para stokunu eşitleyen fiyat faiz oranı : Kredi işlemlerinin kısa, orta ve uzun vadeli olmasına, kredi tiplerine ve sermaye piyasası, para piyasası vb. piyasa biçimlerine bağlı farklılıklardan oluşan ve para sahibinin üretimden aldığı pay oranı, faiz haddi faizci : Tefeci faizcilik : Tefecilik faizlendirme : Faizlendirmek işi faizlendirmek : Parayı faize verip işletmek, çoğaltmak, nemalandırmak faizli : Faizi olan, faizle işlem gören (para) faizsiz : Faizi olmayan (para) fak : Tuzak, kapan
Fak Fuk Fonu : Yardımlaşmak amacıyla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu adıyla 1990'lı yıllarda kurulan, halk arasında bu kısaltmayla tanınan fakir fukara fonu fakat : Ancak, ama, lakin fakfon : Bakır, nikel ve çinkodan oluşan gümüş görünümünde bir alaşım fakih : Fıkıh bilgini fakir : Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı fakir cevher : İçindeki madenin oranı düşük olan maden cevheri fakir fukara : Yoksullar, geçimini sağlamakta güçlük çekenler fakirane : Fakir gibi, fakire uygun düşen fakirce : Yoksul fakirhane : Düşkünler yurdu
fakirizm : Hint felsefesinde insan vücudu bütün kötülüklerin kaynağı sayıldığından, bedene eziyeti ruhun kurtuluşu ve mutluluğu için gerekli gören çilekeşlik fakirleşme : Yoksullaşma fakirleşmek : Yoksullaşmak fakirleştirme : Yoksullaştırma fakirleştirmek : Yoksullaştırmak fakirlik : Yoksulluk fakr : Yoksulluk, fukaralık fakruzaruret : İleri derecede yoksulluk faks : Belgegeçer faksimile : Tıpkıbasım
fakslama : Belgegeçerleme işi fakslamak : Belgegeçerlemek, belgeçlemek fakslatma : Belgegeçerletme işi fakslatmak : Belgegeçerletmek, belgeçletmek faktitif : Ettirgen fiil faktör : Etmen fakül : Benek fakülte : Bir üniversitenin, öğrenim alanı veya uzmanlık konusu bakımından ayrılmış kollarından her biri fakülteli : Fakülte öğrencisi olan (kimse) fal : Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı
fal taşı : Falcıların fala bakmak için kullandıkları değişik biçim ve renklerdeki taş falaka : Ceza olarak ayak tabanlarına vurmakta kullanılan, ayakları uygun bir durumda sıkıştırıp tutan, kalınca bir sopa ile bunun iki ucuna bağlı bir ipi olan cezalandırma aracı falakacı : Sadrazamın, İstanbul kadısının, yeniçeri ağasının veya sekbanbaşının denetlemeler sırasında yanında bulunan ve suçluyu falakaya yatıran görevli falakalı : Falakası olan falakasız : Falakası olmayan falan : Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan falan festekiz : Falan filan falan feşmekân : Falan filan falan fıstık : Falan filan falan filan : Önem verilmeyen, hafifsenen kimse, şey, filan falan, falan festekiz, falan feşmekân