Sözlüğümüzde yer alan kelimeler Türk Dil Kurumu (https://sozluk.gov.tr) web sitesinden alıntıdır.
Ş Harfi İle Türkçe Kelimeler ve Anlamları şaban : Ay takviminin sekizinci ayı, üç ayların ikincisi şabanlaşma : Şabanlaşmak durumu şabanlaşmak : Aptal, alık, şaşkın duruma gelmek, aptallaşmak şabanlık : Aptallık şablon : Üzerindeki harf ve şekillerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal veya plastikten cetvel şabloncu : Bir düşünceyi enine boyuna irdelemeden olduğu gibi benimseyen veya kabullenen kimse şablonculuk : Şabloncu olma durumu şad : Sevinçli, neşeli şadırvan : Genellikle cami avlularında bulunan, çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskiyeden su akan, üzeri kubbeli veya açık havuz şafak : Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık
şafak pembesi : Güneşin doğduğu anda görülen pembelik şaft : Bir makinenin dönme hareketini öteki parçalara aktaran ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler veya pervane bağlanan demir mil şaful : Bal konulan ufak tekne şah : İran veya Afgan hükümdarı şah beyit : Taç beyit şah damarı : Boynun iki yanında, kanı başa taşıyan aort damarlarından her biri, gazel damarı şah mat : Satranç oyununda yenme şahane : Hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan şahap : Akan yıldız şahbaz : İri bir tür akdoğan
şaheser : Kendi türünde mükemmel olan, üstün ve kalıcı nitelikte eser, başyapıt, başeser şahıs : Kişi şahıs eki : Kişi eki şahıs zamiri : Kişi zamiri şahika : Doruk, zirve şahin : Kartalgillerden, Avrupa ve Asya'nın dağ, orman ve çalılıklarında yaşayan, 50-55 santimetre uzunluğunda yırtıcı bir kuş (Buteo buteo) şahin bakışlı : Sert ve keskin bakışlı (kimse) şahinci : Padişahların av şahinlerini üretip besleyen kişi şahincibaşı : Osmanlı döneminde şahincilerin başı olan kimse şahincilik : Şahincinin yaptığı iş
şahinler : Bölgelerindeki trafik kazalarına, trafik yoğunluğuna bakan, yol açma hizmetlerinde görev yapan, motosiklet üzerinde tek olarak devriye gezen emniyet grubu şahinleşme : Şahinleşmek durumu şahinleşmek : Herhangi bir düşünce konusunda keskinleşmek, sertleşmek, katı bir durum sergilemek şahit : Tanık şahitli : Tanıklı şahitlik : Tanıklık şahitlilik : Tanıklılık şahitsiz : Tanıksız şahitsizlik : Tanıksızlık şahlanabilme : Şahlanabilmek işi
şahlanabilmek : Şahlanma ihtimali veya imkânı bulunmak şahlandırma : Şahlandırmak işi şahlandırmak : Şahlanmasına sebep olmak şahlanış : Şahlanma işi şahlanma : Şahlanmak işi şahlanmak : At, ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde durmak, şaha kalkmak şahlık : Şah olma durumu şahmeran : Başı insan, gövdesi yılan biçiminde olduğuna inanılan efsanevi yaratık şahmerdan : Vurucu ağırlığın, mekanik olarak yükselmesi ve düşmesi sonucu dövme işlemi yapan makine şahmerdancı : Şahmerdan kullanan kimse
şahmerdancılık : Şahmerdancı olma durumu şahne : Anadolu ve İran'da devlet kurmuş halklarda devlet görevlisi şahniş : Şahnişin şahnişin : Eski Türk mimarisinde odanın karşı ön cephesinde yer alan üç yanı pencereli çıkma, şahniş şahnişinli : Şahnişini olan şahrem şahrem : Herhangi bir şey parçalanmış, yarılmış olarak şahsen : Kendi (kendim, kendin ...), bizzat şahsi : Kişisel şahsilik : Kişisellik şahsiyat : Kişiye ait işler
şahsiyet : Kişilik, belirgin özellik şahsiyetli : Kişilikli şahsiyetlilik : Kişiliklilik şahsiyetsiz : Kişiliksiz şahsiyetsizlik : Kişiliksizlik şahtere : Şahteregillerden, tarla ve yol kenarlarında yetişen, 20-40 santimetre yüksekliğinde çiçekleri hekimlikte kullanılan, çok yıllık ve otsu bir bitki (Fumaria officinalis) şahteregiller : İki çeneklilerden, şahtere vb. türleri içine alan küçük bir bitki familyası şahtur : İnce donanma gemilerinden biri şaibe : Art düşünce şaibeli : Şaibesi olan
şaibesiz : Şaibesi olmayan şaibesizlik : Şaibesiz olma durumu şair : Şiir söyleyen veya yazan kimse, ozan şairane : Şaire yakışır biçimde, şair gibi, ozanca şairanelik : Şaire yakışır bir biçimde, şair gibi davranma durumu, ozansılık şaire : Kadın şair şairimsi : Şairi andıran, şaire benzeyen, şair gibi, ozansı şairleşme : Şairleşmek durumu, ozanlaşma şairleşmek : Şair durumuna gelmek, ozanlaşmak şairlik : Şair olma durumu, ozanlık
şak : Eni geniş bir şeyle vurulduğunda çıkan ses şak şak : Eller birbirine vurulduğunda çıkan ses şaka : Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife şaka maka : Önemsemeyerek şaka yollu : Ciddi bir şeye şaka görünümü vererek şakacı : Şaka yapmasını seven, şakalaşmadan hoşlanan, latifeci şakacıktan : Şakadan şakacılık : Şakacı olma durumu şakadan : Şaka olarak, şaka diye, şakacıktan, mahsus şakak : Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge
şakalaşabilme : Şakalaşabilmek işi şakalaşabilmek : Şakalaşma ihtimali veya imkânı bulunmak şakalaşma : Şakalaşmak işi şakalaşmak : Karşılıklı olarak şaka etmek, şaka yapmak şakalı : Şaka içeren, içinde şaka bulunan şakasız : Şaka yapmaksızın, ciddi olarak şakayık : Düğün çiçeğigillerden, çiçekleri türlü renkte, çok yıllık güzel bir süs bitkisi (Paeonia mascula) şakıldak : Bir çeşit çocuk oyuncağı şakıma : Şakımak işi şakımak : Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek